TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Şemsi Bayraktar, Habertürk canlı yayınında soruları cevaplandırdı
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Rusya, meyve
ve sebze ürünlerinin tümüne ambargo kararı alırsa
yeni pazarlar bulmak durumundayız”
-“Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerine hızlı bir şekilde açılmamız lazım”
-“İç tüketimi artırıcı tedbirleri de almamız gerekir. Bu noktada
muhakkak suretle kısa ve orta vadeli tedbirleri şimdiden düşünmemiz lazım. Hükümetimizi bu manada hızlı bir şekilde harekete geçmeye davet ediyorum”
-“Sütün maliyetinin 1 lira civarında olduğunu düşündüğümüzde
üreticimiz kiloda 30 kuruş civarında zarar görüyor.
Bu sürdürülebilir bir durum değil”
-“Süt hayvancılığı çökerse kıymayı 50 liraya bulamayız”
-Gübre ve yemde sağlanan KDV indirimi üreticimize yansımadı.
Bu indirimin doğrudan destek şeklinde üreticimize ödenmesini istiyoruz”
Ankara – 1.4.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Habertürk televizyonunda ana haber bültenin konuğu oldu. Bayraktar, Rusya’nın meyve ve sebze ürünlerinde ambargonun kapsamını genişletebileceği yönündeki haberler ile et ve süt sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Genel Başkan Bayraktar’ın programın sunucusu Ece Üner’in sorularına verdiği cevaplardan önemli başlıklar şöyle:
-Rusya bir açıklama daha yaparak ‘ambargo koymadığımız diğer ürünlere de yasak getirme ihtimalimiz var’ dedi. Ambargo kapsamında olmayan ancak önemli miktarda Rusya’ya ihracat yaptığımız ürünler içinde patlıcan, kabak, havuç, limon, greyfurt, biber, nar, kiraz, incir, kestane yer alıyor. Rakamlara baktığımızda; 2016 Ocak, Şubat aylarında Rusya’ya yaklaşık 55 bin ton civarında yaş meyve ve sebze ihracatı karşılığında 38,5 milyon dolarlık ihracat yapmışız. Geçen yılın aynı dönemine göre Rusya’ya yapılan ihracatımız miktar bazında yüzde 74.7, değer bazında da yüzde 73.1 oranında azalmış. Rusya’ya 2015 yılı Ocak ve Şubat aylarında 217 bin ton yaş meyve ve sebze ihracatı yapılmış. 143,5 milyon dolar gelir elde etmiştik. Burada 105 milyon dolarlık zaten daha az ihracat yaptığımızı daha açık bir şekilde görüyoruz. Biz Rusya’ya genel olarak 877 milyon dolarlık yaş meyve ve sebze ihracatı yapıyoruz. Şimdi biz bunun 38 milyon dolarını ilk üç ayda yaptık. Rusya bu İhracatı durdurursa yanı ambargoyu tüm ürünlere şamil kılarsa 839 milyon dolarlık ihracat yapamayacağız demektir.
-Rusya meyve ve sebze ürünlerinin tümüne ambargo koyarsa önümüzdeki Nisan ve Mayıs aylarında hava sıcaklıklarıyla birlikte üretimimiz artacak. Özellikle sera ürünlerinde fevkalade artış bekliyoruz. O zaman da bu ürünlerimizi nasıl pazarlayacağız meselesi var. Önümüzde böyle bir problem duruyor. O zaman yeni pazarlar bulmak durumundayız. Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerine hızlı bir şekilde açılmamız lazım.
-Üreticimizin zararlarının muhakkak suretle karşılanması lazım. Üreticimiz borçlarını ödeyemez, tarlaya giremez hale gelirse bu ürünlerin bir kısmını da bulamayız. Yani arzdaki bir azalma da enflasyonu da tetikler. Tüketicimizin de pahalı ürün tüketmesine neden olur.
-İç tüketimi artırıcı tedbirleri de almamız lazım. Bu noktada, muhakkak suretle kısa ve orta vadeli tedbirleri şimdiden düşünmemiz lazım. Hükümetimizi bu manada hızlı bir şekilde harekete geçmeye davet ediyorum.
-Meyve ve sebzede Türkiye’nin alternatifi olan ülkeler Rusya’ya uzak. Ambargo uyguladığı ürünleri Arjantin, Brezilya, Çin gibi temin edebilir ancak bu da Rusya ekonomisine zarar verecektir. Veriyor da zaten. Biz Rusya’nın bu manada olgun bir devlet gibi hareket etmesini bekliyoruz. Bugüne kadar göremedik ama umut ediyoruz. Bu sorunu iki ülke aşacaktır.
-Süt fiyatları 20 aydır artmıyor. Artmaması bir tarafa son üç dört aydır süt fiyatları fevkalade düşüyor. Anadolu”nun birçok yerinde küçük üreticilerimiz sütü 70 kuruştan veriyor. Sütün maliyetinin 1 lira civarında olduğunu düşündüğümüzde üreticimiz kiloda 30 kuruş civarında zarar görüyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil.
-Ulusal Süt Konseyi 1,15 kuruş gibi bir referans fiyat tavsiye fiyatı kabul etti. Bu konseyde sanayiciler, Bakanlık temsilcileri, Türkiye Ziraat Odaları Birliği de vardı. Bu fiyatın arkasında Süt konseyi durmayınca Konseyden ayrıldık. Pariteye göre normal süt fiyatlarının 1 lira 47 kuruş olması gerekir. Benim üreticim 1 kilo süt ile 1,5 kilo yem alabilmeli. Bu bilim adamlarının da yaptığı bir tespit. Bunun atındaki bir fiyatı benim üreticim kabul etmişken, Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatının arkasında durmaması bizi fevkalade üzdü. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak süt Konseyinden çekildiğimizi ifade ettik.
-2008 yılında büyük bir kriz yaşadık. Süt hayvanlarımı kesime gitti. Süt hayvanlarımız kesime gidince besi ahırlarını buradan gelen materyallerle dolduramadık. Bunun doğal sonucu olarak et fiyatlarında tırmanış başladı. Türkiye ithalata gitti. Bunun Türkiye”ye faturası 3.7 milyar dolar oldu. Fiyatları da maalesef tüketiciyi koruyacak seviyeye de getiremedik. İthalatında çözüm olmadığını da o dönemde hep birlikte gördük.
-Böyle bir krizi Allah korusun tekrar yaşarsak, hem üretici hem de tüketici perişan olacak. 3-5 milyar dolarlık da Türkiye”ye bunun bir maliyeti olacak. Bunun için süt hayvancılığını ayakta tutmamız şarttır.
-Süt tüketiminin artırılmasına ve sütün sağlığa olan faydalarına dikkati çekmek amacıyla bir kampanya başlattık. Halkımıza buradan seslenmek istiyorum. Pahalı et yemek istemiyorlarsa süt hayvancılığını hep birlikte ayakta tutmamız lazım. Süt hayvancılığı çökerse kıymayı 50 liraya bulamayız. Bunun için halkımız bu kampanyaya lütfen destek versin.
-Bunun dışında, okullarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, yurtlarda hatta mültecilere de süt içirebiliriz. Belediyeler de gelir seviyesi düşük olan halkımıza süt dağıtabilir. Bu kampanyayı biraz daha genişlettiğimizde, bir talep yarattığımızda, arz-talep dengesini sağladığımızda süt fiyatları istediğimiz seviyelere kavuşacaktır.
-Üreticilerimizin maliyetleri de oldukça yüksek. ‘Et fiyatları yükseldi, üretici çok para kazanıyor’ dediler. 250 kg bir karkas ağırlığının maliyetini hesaplattırdık. Bizim üreticimiz 7 ay bu hayvana bakıyor, ki bu önemli bir süre. Üreticimizin 7 ayda 498 lira para kazandığını gördük. Böyle bir hayvandan Et ve Süt Kurumu”nun yaklaşık 500 lira civarında para kazandığını tespit ettik. Marketlere baktığımızda, bu karkastan sadece bir günde 1900 lira ile 3000 lira civarında para kazandığını belirledik. Demek ki, halen bir spekülasyon devam ediyor. Bu spekülasyonu önleme noktasında üretimi artırmamız lazım. Üreticiyi ette ve sütte desteklememiz lazım.
-Biz hem mazotta, hem gübrede hem yemde destek istedik. Hükümetimiz gübrede ve yemde KDV indirimi gerçekleştirdi. Bunu üreticiye bir destek olarak hayata geçirdi. Ancak KDV indiriminden sonra gübre ve yem fiyatlarına baktığımızda hem Sayın Maliye Bakanımız hem de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımızın da önüne bu fiyatları koyduk. Bu KDV indiriminin üreticiye yansımadığını görüyoruz. Fiyatlarla, zamlarla alındığını görüyoruz. Bunun doğrudan destek şeklinde üreticimize ödenmesini istiyoruz. İki milyar liranın üzerindeki bir desteği heba etmeye hakkımız yok. Bunu ette ve sütte maliyet problemi yaşayan üreticilerimize yansıttığımızda, bu iki sektörü de bir miktar ayağa kaldırmış oluruz.
Haberi izlemek için:
https://www.youtube.com/