Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, terörizmden İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’yu sorumlu tuttu ve Müslüman dünyasındaki radikalleşmede İsrail’in Gazze bombardımanı gibi “provokasyonlarının” payının olduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Orta Doğu’da barışın ve aşırılık yanlısı grupları yok etmenin, bir Filistin devleti kurulmadan neredeyse imkânsız olduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu ayrıca sorunun ana nedeninin Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “gaddarlığı” olduğunu söyleyerek uluslararası toplumu, Suriye’deki ihtilafı sona erdirme çabalarında yalnızca İslam Devleti militanlarıyla savaşa odaklanmaması konusunda uyardı.
AB adayı ve NATO askerî ittifakının üyesi Türkiye, İslami cihat yanlılarına karşı savaşta kilit önemde bir Batı müttefiki. Ancak liderleri, Avrupa’da artan İslamofobi olarak gördükleri durumla ilgili gitgide daha kaygılı ve İsrail ile ilgili eleştirilerinde giderek daha dobra bir hâle geliyorlar.
Başbakan Davutoğlu, 2010’da İsrail’in, Filistin’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukayı kırmaya çalışan bir Türk gemisine yapılan saldırıya göndermede bulunarak “(Netanyahu) kendisi ve ordusu, oyun parkındaki çocukları öldürdüler. Uluslararası sularda vatandaşlarımızı ve bir Amerikan vatandaşını öldürdüler.” dedi.
Başbakan Davutoğlu şöyle konuştu: “Hiç kimse İsrail’in Kudüs’te el Aksa Camii’ndeki saldırısı hakkında konuşamaz. Bu provokasyonlar Müslüman dünyasında öfke yaratıyor ve radikal eğilimlerin ortaya çıkma nedenlerinden birisi hâline geliyor. Bütün aşırılık yanlısı güçleri yok ederek Orta Doğu’da barış ve düzen tesis etmek istiyorsak Filistin sorununu çözmek zorundayız.”
“Esad’ın Gaddarlığı”
Güney komşusundaki ihtilafı büyük bir millî güvenlik tehdidi olarak nitelendiren Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin bu akışı engellemek için elinden geleni yapacağını söyledi. Ülke binlerce yabancı savaşçının Suriye’ye geçişini durduramadığı için eleştirilerle karşı karşıya kaldı.
Ancak Başbakan Davutoğlu, Türkiye, İslam Devletine karşı ABD öncülüğündeki koalisyonda daha ön safta bir rolü değerlendirmeden önce, Suriye için, kuzey şehri Halep’i Esad güçlerinden korumak amacıyla uluslararası kontrolde bir uçuşa yasak bölge dâhil tutarlı bir stratejiye ihtiyaç olduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu, “Sorunun kaynağı Esad rejiminin gaddarlığı. Bu kaynağı, nedeni, halletmeden yalnızca İslam Devleti veya krizin diğer yan ürünleriyle uğraşmak, sorunu bütünüyle çözmeyecektir.” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Halep’in savunulmaması durumunda milyonlarca kişiden oluşan yeni bir muhtemel mülteci akını konusunda uyararak şöyle söyledi: “Uçuşa yasak bölge istiyoruz. Böylece Halep en azından hava bombardımanına karşı korunacaktır ve Türkiye’ye gelen yeni mülteciler olmayacaktır.”
Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin sınırı mültecilere kapatmadan yabancı savaşçıların geçişini durdurmak amacıyla Suriye sınırı boyunca hâlihazırda mevcut olan bir dizi askerî bölgeyi genişletebileceğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, “Sınırda mülteci kampları var, çok daha katı kontrollerin olduğu belirli yerler var. Bu askerî bölgeler genişletilebilir.” dedi ve Türkiye’nin ilticadan caydırmamak amacıyla şu ana kadar bunu yapmakta isteksiz olduğunu sözlerine ekledi.
Başbakan Davutoğlu, Türk yetkililerin yalnızca geçen yıl boyunca, güvenlik kaygıları nedeniyle 8 bin kadar yabancının ülkeye girişini yasakladığını ve Avrupalı istihbarat teşkilatlarıyla koordinasyonu daha da artırdığını söyledi.
Gülen’in İadesi
İç siyasi cephede ise Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükûmeti tarafından iktidarı ele geçirmeye dönük bir komplonun başında olmakla suçlanan Müslüman din adamı Fethullah Gülen’in iadesi için ABD’li yetkililere bir talepte bulunulmasını beklediğini söyledi.
Aralıkta Türkiye’de bir mahkeme, 1999’dan bu yana Pennsylvania’da gönüllü sürgünde yaşayan Gülen hakkında yakalama emri çıkardı. Bunu bir iade talebinin izleyip izlemeyeceği sorulan Başbakan Davutoğlu şöyle söyledi: “Evet, tabii ki. Gerekirse evet. Bu bizim tercihimiz değil; bu hükûmetin değil mahkemenin kararı. Hükûmet gereken neyse yapacaktır.”