Haftalar öncesinden başlardı bayram heyecanı ve coşkusu.Bayramda giyeceğimiz elbiseleri ve ayakkabıları alabilmek için mızmızlık ederdik ana babalarımıza,nasıl alacaklarının hesabını yapmadan…çocukluk işte,paranın nasıl kazanıldığını nereden bilebilir ki çocuk kafası?
Alabilenler şanslıydı ve geceleri ayakkabılara bakmadan,hatta uyanıp tekrar tekrar bakmadan,bayramda giyeceklerinin hayalini kurmadan yatmazdık.Kolay ulaşamadığımız için belki de sadece bayramdan bayrama giyebildiğimiz içindir herhalde…on da ulaşamayanlar vardı ya neyse…Bayramlık alamayan çocukların hüznü,onlara bayram yaşatamayan anne ve babaların mahçubuyetinden daha mı fazlaydı sanki…Büyüklerin ellerine bakardık ve öperdik üç beş kuruş versinler diye.En azından ellerimizdeki naylon poşete şeker de koysalar yeterdi en azından…Elimize geçen kuruşlarla su tabancaları,mantar tabancaları ve naylondan arabalar alırdık…Gelenimiz gidenimiz bitmezdi,kalabalık yorsa da insanı muhabbet ve şamata huzur verirdi,hiç gitmesinler isterdik…
Komşu büyüklerin ellerini öpmeye gitmemek ayıp sayılırdı;hele ki akrabaya gitmemek…El öptürme adeti büyüğe hürmeti öğretirdi aslında ve sürmesi gereken güzel bir adeti.Ben seni seviyor ve sayıyorum demektir el öpmek.Öpen dudaklara da bir şey olmaz aslında dua ve güzel temenniden başka…
Şimdilerde,büyükler kapı gözler oldu.Evlatlar da fırsat bu fırsat tatil yapalım diye güneye,sahile gidiyorlar…Kapı komşular selamsız sabahsız,bayram neyine…Dost kapıları açılmaz olmuş muhabbet ne kelime…Çocuklar bayram şuurundan habersiz nasılsa her şey önlerinde..olmayan da zaten yok,hiç olmadı ki…Kazanca ve menfaate dayalı bir hayat(söz meclisten dışarı)söz konusu olunca kayboluyor değerler bir bir..Zengin gelenden gidenden sıkılıp;Bayram gelmiş bana ne!Fakir parasızlıktan dert yanıp;Bayram gelmiş neyime!der hale geldik…Bayram mutluluğunu ve coşkusunun bunların hiç birisinle direk orantılı olmadığını öğrenemedik.Güler yüz ve tevazunun parayla ilgisi yoktur aslında…
Hal böyle olunca;Nerde o eski bayramlar diyoruz…Ya da yaşlanıyor muyuz da o günlere özlem duyuyoruz,sanki bugün yokmuş gibi bilmiyorum.Ama yazdıklarımın gerçeklik payı çok dostlar…Biraz kendimizden ve ailemizden başlayıp gelenek-görenek ve maneviyata hassasiyet göstermeliyiz diye düşünüyorum..ne dersiniz?
Bayram aynı zamanda mevla’nın bizlere kurtarma yazılılarının ve kurtarma sözlülerinin yapıldığı sınıf geçirme yöntemlerinden biridir teşbihte hata olmaz…Yani af etmek için,dereceleri artırmak için bir sebeptir bu günler ve geceler…Aslında hatadan ve günahtan beri olmayan bizler,kendimizi check edip,tövbe etmeli ve hayata manevi gözle de bakmayı öğrenmeliyiz artık…
Evet dostlar;
Sevdiklerimiz ve değer verdiklerimizle huzur içinde geçirdiğimiz her gün bayramdır,sıkıntıdayken bölüştüğünüz her acı bayram…Verdiğinde mutlu edebilmek bayramdır,alırken mahçup olmamak bayram…
Siyaseti araya sokmadan muhabbet edebilmek ve Kardeş olabilmek bayramdır,bölünüp parçalanmamak bayram..
Ezilenlere bayram olsun,dövülenlere ve haksızlığa uğrayanlara bayram…
Bu bayram sevdiklerinize ve sizi mutlu edenlere daha bir sıkı sarılın ve onları hiç bırakmayın…
Sağlık ve huzur dolu nice bayramlara kavuşabilmek duasıyla,Allah’a emanet olun…
Hasan Engin