Zemheri soğuğunda yağan karlar altında,yanan ben miyim?yoksa ısındığım sobanın yaktığı ceketim mi?diye düşünürken,aklıma başımı toprağa gömmek istediğim anlar geliyor istemeden…Nedeni bilinir ama söylenmez bir durum lakin;salkım söğüt dalları da gövdesinin çıplaklığını örtmüyor mu Allahım…
Adamlar yapıyor dışarıda çocuklar;kardan …ve ben güneş doğsun istiyorum alelacele;onlardan adam olmaz çocuklar!kardan adam sonuçta diyorum…Uğraşma !dedi birisi,gördüm görmedim gibi sanki…güneş doğunca zaten eriyecekler…
Hocam diyorlar bana,kendisi hocaya muhtaç bilmiyorlar…Eğer bana kaldıysa bu işler,bekri mustafa’ya rahmet okusunlar şimdiden…ilim ister,edep ister,doğruluk ister,hiçlik ister,merhamet ister,eyvallah ister o makamlar…ki ilmine ve vakarına el pençe dursun yerdekiler ve gökteki tesbih edenler…
Anlatıyor diller gönüllere,gönül dinlemiyor kulaklarını kapamış…açsa duyacak,duysa pişman olacak,ne açıyor ne duyuyor…ve sonra eline kalem almış notasını bilmediği şarkılar yazıyor…çal ! diyorsun;ne sazı tutmasını biliyor ne de bozlak okumasını…Alıp başını gidesin geliyor mozart’ın memleketine…
Gölgeleri geliyor insanlardan önce yanıma;korkuyorum karanlık olacak diye…öyle ki kalmayacak aramızda artık güven,itimat ve huzur…Belki de öyle sanmışımdır,gelen gölge bile değilmiştir de rüya görmüşümdür güpe gündüz ayaktayken…
Taşlar bağlamışlar böğürlere;kusmasın içindekileri ve de konuşmasın boğazdan geçip dile dökülmesin isyanlar diye…ne çare gözler varmış,öfkeyle bakan haysiyet yoksunu ifadesiz suratlara…ve de damlalar varmış akan o gözlerden;namerdin kuraklığına inat,coşkun bir merhamet ırmağı gibi…gönül tüm bedeniyle yıkanmak istiyor ya neyse…
Sevmeler varmış;dost,arkadaş,eş vesaireler…Sevenlerin meczup sayıldığı,sevilenin vefasızlık ettiği memleketler varmış gidilmeyecek…bileti almışken eline,iadesi de mümkün değilseymiş eğer,o memlekete gitmek elzemse hani,bari sınırdan dönmek istermiş erenler…Lakin yanmak lazımmış ateşte ve de pişmek sevdanın harıyla…Belki uslanır gönül diye,ibrahimin mancığına oturmak istiyor hani insan,öyle işte…
Hasan Engin