Önce “Yemek Sepeti”nin yabancılar tarafından satın alındığı haberi geldi. Ertesi günkü haber ise Ülker’den yani Yıldız Holding’ten duyuruldu. Grubun en önemli şirketlerinden olan ve Türkiye’de süt sektöründe lider olan Ak Gıda,
Fransız Lactalis tarafından satın alınmış.
Her iki satış da hayırlı olsun. Konuyu satış işleminin tarafları açısından değil, Türkiye yönelik değerlendirmek istiyorum.
Yemek Sepeti’nin kurucularından Nevzat Aydın ile 2003 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde birer konuşmamız vardı. Nevzat Bey, benim konuşmamla ilgili hoş iltifatlarda bulununca kendisine şunu söylediğimi hatırlıyorum. “Asıl başarı hikâyesi sizsiniz, gelecekte siz konuşulacaksınız.”
Turnikeye erken girdi ve internet üzerinden yemek siparişi olayının tutacağına inandı. Artık geniş bant internet ve akıllı cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla, iş farklı boyut ve derinlik kazandı. Yemeksepeti.com’un Alman Delivery Hero tarafından 589 milyon dolara satın alınmasından girişimciler ve devletin temsilcilerinin dersler çıkarması gerekiyor.
Gönül ister ki Yemek Sepeti bu alanda bir dünya şirketi olsun. Ancak ne sermaye birikimi var, ne de küresel vizyona sahip yerli fonlar, bu girişime destek sağlıyor.
Ak Gıda’ya gelince de durum pek farklı değil. İhtimamla, karmakarışık bir ortamda büyütülen ve küresel oyuncu olmaya hazırlanmış bir şirket var.
Öyle ki düne kadar AB’ye süt ürünleri satılamıyordu. Artık 9 süt ürünleri şirketi Avrupa’nın her ülkesine satış hakkı elde etti. Türkiye, modern üretim tekniklerini öğrendi. Köylere kadar toplama ağı tamamlandı. Kırsal kalkınmanın da en önemli örneklerinden biri olan süt sektörü Avrupalı üreticilerle rekabet edebilir hale geldi.
Dahası, süt tozu üretimi ve okul sütü programlarıyla hem sektör sağlıklı hale getirildi, hem de sosyal payda sağlanmış oldu.
Rusya ve Çin de ihracat yaptığımız hedef pazarlar içine girdi.
19 Mart 2015 tarihli gazetemizde “Chobani ve Amerika’da yoğurt savaşları” adıyla süt pazarında olanlarla ilgili yazı kaleme aldım. Yazının sonunda “Asıl takip edilmesi gereken yönü ise, Amerikan pazarındaki rekabetin dünyaya nasıl yansıyacağı” şeklinde tamamladım.
Yeni küresel oyuncuların geleceğini ima ettim. Sadece Türkiye’ye değil, rekabet bütün dünyaya yansıyacak.
Unutmayalım ki Danone, Nestle uzun dönemdir bu alanda faaliyet gösteriyorlar. Ayrıca Eker’in yüzde 49 hissesi Novandie Grubu’na ait. Bugün Türkiye’deki süt sektörünün yüzde 30’u küresel oyuncular tarafından yönetiliyor. Bunları yabancı olarak değil, yerli işletmeler olarak düşünmeliyiz.
Küresel büyümek isteyen gruplar, ister Avrupalı isterse Amerikalı olsun, yeni alan olarak Türkiye’yi seçmek zorundalar.
Süt ürünleri kültürüne sahip ve gelişme istidadı olan Türkiye pazarı dünyaya mal satabilecek bir konuma geldi.
Yabancılar, bu satın alma kararlarıyla seçim sonrasına yönelik pozisyon alıyorlar da diyebiliriz.
Süt sektörü büyüyecek ama başlıca sorunlarını çözersek, yeni hedeflere yürüyebiliriz. Bunları, süt işletmelerinin dağınık olması, kalite düşüklüğü, fiyat istikrarsızlığı, yüksek maliyet, süt arz talep dengesizliği (hayvan laktasyon düzensizliği, verim düşüklüğü), kayıt dışılık, bilgi eksikliği, hayvan hastalıkları olarak sıralamak mümkündür.
Kaynak:Fikri Türkel.vahdet gazetesi